Kıvanç Erdoğan ile Röportaj!

Merhaba sevgili Kıvanç Erdoğan ve stardoll magazine tutkunları!

1D RADYO ve Two Ways Show Radyo programlarının başarılı ve çok sevilen sunucularından Kıvanç Erdoğan ile siz değerli takipçilerimiz için eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdik! Röportajımız biraz uzun olsa da içeriğinde Kıvanç Erdoğan olduğu için her zaman ki gibi gülerek, keyif alarak okuyacağınıza inanıyorum. :) İşte röportajımız;



Merhaba, bize biraz kendinden bahseder misin?  

Tabi. 1994 Yalova doğumluyum. Ortaokul yıllarına denk geliyor, 2005 yılının Ekim ayında Yalova Belediye Konservatuarı Türk Halk Müziği bölümünü kazandım, 2 yıl ara ile birlikte 2011 yılında lise 3. sınıftayken birincilikte mezun oldum, Halk Müziği olması yanıltmasın sizleri, buradan gelen bilgilerle hala temel düzeyde bağlama, gitar ve piyano çalabiliyorum. Küçüklüğümden beri gelen spor tutkusu var birde, ortaokul yıllarında Tofaş, Fenerbahçe ve bir çok takımda basketbol oynadım, hocalarımın parlak bir geleceğim olacağını söylemesine rağmen 2008 yılında hiç bir doktorun teşhis koyamadığı bir bel rahatsızlığı nedeniyle bırakmak zorunda kaldım. Ancak basketbol tutkum beni hiç bir zaman bırakmadı TBF'de Basketbol İstanbul İl Hakemi olarak görevimi sürdürüyorum.Aradaki kısımları hızla geçersek 2008 yılında Yalova Anadolu Lisesi'ne girdim, Yayın Komisyon Başkanlığı yaparak görev yaptığım dönemde 2 gazete, 1 bülten, 1 dergi çıkartıldı efsanevi kaptan Alex De Souza ile röportaj yapıldı. 2012'de mezun oldum, aslına bakılırsa hayatımın en güzel yıllarını da burada geçirdiğimi söyleyebilirim.  

Burak Kaya ile birlikte Two Way Show ve 1DRadyo yayını yapıyorsunuz ve çok ciddi dinleyici kitleniz var ve hatta Twitter'da bile gündeme girdiğiniz yayınlarınız oldu bu başarıyı neye bağlıyorsun?  

Evet toplam 3 kere gece yayınlarımızda Türkiye gündemine girdik üstelik ilkinde konuğumuz yoktu. aslına bakılırsa Burak'la çok fazla ortak noktamız olduğu gibi bir çokta zıtlaştığımız nokta çıkıyor ortaya. Two Way Show'da buradan çıktı aslında, ilk başta ciddi tereddütlerimiz vardı ancak pozitif enerjimiz dinleyicilerimize de geçmiş olacak ki, beklemediğimiz bir ilgi ile karşılaştık. Bunun temel sebebi, yayın esnasında içimizdeki o kıpır kıpırlığı insanlara doğru aksetmiş olmamızdan kaynaklanıyor olsa gerek. Yayınlarımıza bağlanan konuklarımızın da hakkını yememek gerekiyor tabi. Bir de Dürdane teyze ve Necmettin amca taklitleriyle gece yayınlarımıza renk katlan Mehmet'i es  geçmemiz gerek :)   

Radyo yayını yapmak nereden aklına geldi yani radyo yayını yapmaya nasıl başladın?  

Aslına bakılırsa biraz trajik bir hikayesi vardır benim için biraz özel olacak ancak bu keyifli röportajımızın şerefine ilk kez Stardoll Magazine okuyucularına anlatayım. Çocukluğumuzda mutlaka bizim için önemli olan abla ve abilerimiz olmuştur çevremizde. Radyo programcılığı yapan Fatih Üre'de benim için öyleydi gerçekten. Karamürsel'de geçirdiği motosiklet kazasında hayatını kaybetti ne yazık ki. Bir gün hiç unutmuyorum orta 1. sınıfa gidiyordum radyo stüdyosuna götürmüştü beni, o gün orada ait olduğum yeri anladım. Radyo programı sırasında mikrofondan sadece adımı ve soyadımı söyleme fırsatım oldu ancak o iki kelimeyi söylerken ki heyecanı hep taşıdım içimde ve yeni söyleyeceğim iki kelimenin peşine düştüm radyo adına. Bu bayrağı devir almak istedim Fatih abiden. Onun için hep vurguladığım bir söz vardır, güldürmek ağlamayı en iyi bilenin işidir diye. Evet, bir bakıma da öyle oldu aslında. Süreçler birbirini takip ederek bu zaman kadar geldim ve buna ben bile inanamıyorum ancak şu an da bir çok radyodan teklif geliyor olmasına rağmen hepsine sırt çevirmek durumunda kalıyorum bu radyoda beni çeken bir şeyler olsa gerek, burayı gerçekten seviyorum.  

Radyoculuğun hayatınızda ki yeri ve önemi nedir? Radyo programlarınızın dışında nelerle ilgileniyorsunuz?  

Yaklaşık 5 yaşında evimizin balkonunda ana haber bültenleri sunuyordum. Defne Samyeli'nden sonra mahallelinin en çok izlediği haber spikeriydim. (Gülüyoruz) Mahallelinin alıştığı dönüp tebessüm ettiği bir durum haline gelmişti o zamanlar, yani konuşmayla haşır neşirliğim o günlere dayanıyor. Yaklaşık 14 yaşımdan beri mikrofonun başındayım. Bir şeyler anlatmayı gördüklerimi aktarmayı, "Aaa bu da varmış!" dedirtmeyi, "İlahi Kıvanç." denilmesini seviyor, bunu bir ihtiyaç olarak görüyorum. Bir oyuncu tanıdığımın tiyatroyla ilgili "O sahnenin tozunu bir kere yuttuğun zaman kolay kolay bırakamazsın." dediğini anımsıyorum. Evet, mikrofonda benim için öyle bir şey aslında.Sanırım ben onu bıraksam bile o kolay kolay bırakmayacak beni. Radyo programı dışında dublajla uğraşıyorum bazı radyolara amatör olarak jıngle seslendiriyorum. Hakemlik olayı vardı birde, spor yapmayı özellikle yüzmeyi, serbest dalış yapmayı çok seviyorum. Bazen gelen ilhamında etkisiyle yazıyorum. Kalan zamanım ise Türkiye'de yapmak istedikleriyle yapması gerekenler arasına sıkıştırılan öğrenciliğin malumu derslerle geçiyor.  

Küçük yaşlardan beri bu işlerle uğraştığını biliyoruz peki programcılık hayatında unutamadığın bir anın ya da başarın var mı?  

Aslına birden çok var. Eskiden yaptığım radyo programlarında yüzümün göründüğü pek fazla fotoğraf paylaşmıyordum insanlarla, sesimle tanınmak istememle ilgili bir şeyde olabilir bu aslında. Ya da minibüse bindiğimde şoföre "Bir kişi alır mısınız?" dediğim zaman "Sen şu her sabah dinlediğimiz programcısın, her sabah güldürüyorsun bizi paran bu arabada geçmez." denilmesi hoşuma gidiyor belki de."Bu yüzden olacak ki yaşımla ilgili sorular geliyordu sürekli. Artık bunlara alıştığım için işi geyiğe vurmak istedim ve bir yayınımda dinleyenlere sesimden kaç yaşında olduğumu tahmin etmelerini istedim.Çok eğlenceli cevaplar geldi ancak birisi hiç çıkmıyor aklımdan, gelen mesaj aynen şöyle "23 yaşında sarışın mavi gözlü orta boylu kumral tenli birisisin." bu mesajdan sonra mikrofon başında kaldığımı şaşkınlığımdan şarkı arasına girdiğimi hatırlıyorum.  

Bu gerçekten şaşırtıcı bir mesaj olmuş.  

Kesinlikle. Ardından bir gün rejiden çalışanlar yayına çıkmadan sanıyorum yarım saat önce kırmızı ambalajlı hediye paketinde bir kutu getirerek Kıvanç bey bu kutu size gelmiş dediler. Tabi ki önceleri biraz şaşırdım. Kutuyu açmaya başladığım da parfüm kokuları gelmeye başladı. Katlara ayrılmış bir kutu hayal edin, kapağını kaldırdığımda birisi kırmızı birisi beyaz olmak üzere iki tane gül. İkinci katını açtığımda bir mektup mektubun altında kırmızı bir iç çamaşırı. Mektupta bir bayanın bana olan sevgisi, bir ev adresi gün ve saatleriyle belirtilmek üzere gelebileceğim zamanlar yazıyor. Kutunun en altında ise evin anahtarı vardı. Önce yayınımdan önce yapılan kötü bir şaka olduğunu düşündüm ancak ciddi endişeler taşıdığımı hatırlıyorum.  

Peki sonra ne oldu?(Kahkahalar)  

Şaka filan değilmiş meğersem, beni endişelendiren nokta ise o dönemki başarımı kıskanıp oyun oynamak isteyen insanlar yüzünden çeşitli suçlamalara maruz kalmak oldu. Düşünsenize adresi gösterilen evin bir anahtarı bende ve orada herhangi kötü bir şey yaşansa birinci şüpheli konumuna düşerim. Daha sonra yayın yönetmenimiz sağ olsun kutuyu bir kurye aracılığı ile belirtilen saatte bayana göndermiş. Ancak o günden sonra bütün programcıların benimle "Kıvançcığım sana içi çamaşırı gelmiş." gibi esprileriyle karşılaştım. O gün ki programım ise hayatım boyunca yaptığım en durgun  program olmuştu,  yayında bir Müge Anlı havasında hakimdi diyebiliriz :)  

(Kahkahalar)   Bu kadar başarılı bir işle uğraşıyorsun radyo programcılığı adına unutamadın bir başarın var mı peki?  

Henüz mesleğimde başarılı olup olmadığımı bilmiyorum açıkçası ancak şimdiye kadar gelen tepkilerden bir şeylerin güzel gittiğini sezinleyebiliyorum. Radyo programcılığı adına benim, Türkiye adına ise Türk halkına olan bakış açısını Avrupa'da oluşan algılıyı değiştirmek adına ise halkımız için önemli bir gelişme yaşandı aslında. İnternet üzerinden Danimarka, Hollanda, Almanya ve Bulgaristan ağırlıklı olmak üzere bir çok Avrupa ülkesindeki gurbetçilere yayın yapan bir radyoda çalışıyordum o zamanlar.Yayınlarım o kadar çok sevilmiş olacak ki Bulgaristan UIusal Radyosu Radyo Shumen'in de dikkatini çekmiş. Bir gün hiç unutmuyorum Bulgaristan'da 12 tane Türk işçinin kaldığı bir eve canlı yayın bağlantısı gerçekleştirmiştik o yayından sonra Radyo Shumen'den bir röportaj teklifi geldi. Attıkları mesajda Türk kültür ve müziğinin anlamak adına bir röportaj gerçekleştirmek istediklerini söylemişlerdi. Ancak o kadar geniş kapsamlı bir şeyden bahsediyorlardı ki ben bir Türk sanatçıyla gerçekleştirmek istediklerini zannediyordum. Ancak benimle yapmak istediklerini söylediler.Bu benim için inanılmaz bir olaydı hayatımda hiç bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. 27 dakikalık bir telefon görüşmesiyle sesli bir röportaj gerçekleştirdik. Yaklaşık 9 dakikalık bir kısmı Molto Balkanico show programında yayınlandı. O kadar sevilmişti ki bir proje kapsamında Bulgaristan'a davet edildim. Pasaport ve vize gibi işlemleri sürdürürken Avrupa'daki ekonomik kriz sebebiyle Molto Balkanico Show programı kapatıldı ve geliri ana haber bültenine aktarıldı. Ancak bu kadarı bile inanılmazdı. İlerleyen günlerde Twitter adresimden bu ropörtajın ses kaydını yayınlayacağım.  

Bu gerçekten harika.  Peki 1DRadyo'da yaptığınız radyo yayınına gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsun?  

Bunu kimi yayınlarımızın sonunda da belirtiyorum, dinleyici olmak mikrofonun diğer tarafında olmakta çok başka bir şey aslına bakılırsa, radyo programcısı olarak benim yapamayacağım bir şey belki de.Eski yayın formatlarımdan örnek verecek olursam dinleyici olarak bir radyo programını arayıp canlı yayına katıldığımı düşünemiyorum bu çok farklı bir şey. Ancak öyle bir kitle var ki burada, gerçekten inanılmazlar. Yaptıklarıyla bizi şaşırtmaya devam ediyorlar tabi ki eleştirel tavır içerisinde yaklaşan bazı insanlar oluyor ancak kendini bilerek, sınırını koyarak, dozajında eleştiren herkese saygı duyuyoruz duymaya çalışıyoruz .Sonuç olarak düşmanlarımız ve bizi sevmeyen insanlarda olmalı. Aksine bu bizi yıpratmak yerine yaptığımız işin samimiyetini ve başarısını gösterir. Herkesin sizi sevdiği bir dünya düşünsenize. Ne kadar samimiyetsiz ve gerçeklikten uzak.  

Peki seninle aynı işi yapan Burak Kaya ile ortak bir radyo yayını yapıyorsunuz Burak'la nasıl karşılaştınız, nasıl oldu biraz anlatır mısın?  

Burak'la yaklaşık bir yıl önce radyo programcısı arkadaşlarımızla yaptığımız bir Skype konferansında tanıştık ancak 3-4 ay öncesine kadar merhaba, merhabadan ibaretti dostluğumuz.1DRadyo'dan sonra artan diyalogumuz olayları buraya kadar getirdi.  

Peki Burak Kaya ile birlikte ilerleyen dönemler için düşündüğünüz farklı projeler bekliyor mu takipçilerinizi?  

Elbette. İlerleyen günlerde şu an da senaryo aşamasında olan komik bazı parodiler çekeceğiz. Bunun dışında zaman neyi gösteri bilmiyorum ancak ilerleyen zamanlara yönelik hayallerimiz arasında bir stand-up gösterisi yapmakta bulunuyor. Takibi ki sahne çok farklı bir alan bu yüzden emin konuşmamak gerek. Her şeyi zamanın ve ilginin geliştireceğini yinelemekte fayda var.  

Bildiğimiz gibi radyo yayınlarınızda birçok kişiyi davet ediyorsunuz ileride bizi hangi sürpriz kişiler bekliyor?  

Aslında radyo programında dinleyicilerimiz tarafından dinlenilmek istenen her kim varsa ya da o kişi popülariteme güveniyorum veya bana cevap hakkı doğmuştur diyorsa mikrofonumuz hepsine açık. Ancak ilerleyen yayınlarımızda tarihleri kesin olmamakla birlikte Doruk Özdemir, Recep Akan, Üsame Tepeçınar, Sinan Hüsmen, Yusuf Berke gibi isimler bekliyor. Tabi ki önceki dönemlerde radyomuza çıkan popüler isimleri yeniden görmekte söz konusu. Bazen sürprizler de yapabiliyoruz, bir bakmışsınız hiç beklemediğiniz gece yayınında Alperen Alpergün bir bakmışsınız Meriç İzgi, o yüzden takipte kalmanızda fayda var.  


Peki 1DRadyo olarak İstanbul'da iki buluşma gerçekleştirdiğinizi biliyoruz, bir tanesine Meriç İzgi'yi dahil etmiştiniz kaçıranlar için özellikle Meriç İzgi'nin de olduğu buluşmada neler yaşandı?  

Gerçekten inanılmazdı. Aslında buluşma planımıza göre Burak buluşma yerine gidecek bense Meriç'i Taksim'den alıp buluşmanın olduğu yere götürecektim ancak Taksim'de çıkan olaylar sebebiyle Taksim'e girmeye çalıştığım sırada yoğun gaz bombasından etkilenerek geri dönmek zorunda kaldım. Meriç'i arayarak buluşma yerini değiştirdim ve tayzikli suların, taşların, gaz bombalarının cirit attığı Taksim Meydanından geçerek Meriç'i aldım ve bir yolunu bularak buluşmanın olduğu yere götürdüm.Hani siyasilerin hep kullandığı bir cümle vardır "Büyük badireler atlattık." evet, hayatımda ilk kez biber gazı soluyarak 1DRadyo için büyük badireler atlattım :) Ancak çok keyifli bir o kadar da maceralı bir buluşma olduğunu söyleyebilirim.En son Meriç'e olan yoğun ilgi sebebiyle arka kapıdan koşarak uzaklaştığımızı hatırlıyorum. Bizi orada yalnız bırakmayan herkese bir kez daha teşekkür edelim sizinde aracılığınızla.  

Gerçekten bir hayli badireli olmuş.(Kahkahalar)  Peki kaçıranlar ve yeniden orada olmak isteyen dinleyen ve takipçileriniz için bu buluşmaların devamı gelecek mi?  

Tabi ki. Yazın ortalarına doğru planladığımız Alperen Alpergün'ün de katılacağı bir buluşma ve söyleşi tarzı bir şeyler organize edeceğiz. Onun dışında özellikle bizleri dinleyen insanların yoğun olarak bulunduğu Bursa, Ankara ve İzmir'e de gireceğiz. Bursa buluşmamız 30 Haziran Pazar günü saat 13'de AS Merkez'de gerçekleşecek. Zamanları henüz belirlenmeyen ancak hemen akabinde gerçekleşmesi planlanan sanırım Ankara Kızılay ve İzmir Konak'ta bir buluşmamız gerçekleşecek. Tabi ki diğer illerden de talepler geliyor gönül istiyor ki herkesle görüşelim ancak bizi oraya gönderen insanlarında belirlediği bazı kriterler bulunmakta. 20 kişi ve üzeri kalabalık olduktan sonra her yere gelebiliriz.  

Son olarak okuyucularımız ve sizi severek dinleyen bir çok takipçilerinize söylemek istediğin bir şey var mı?  

Bilmiyorum biraz belediye sloganı gibi mi oldu ancak gerçekten görünen ve duyulan bir radyonun dışında bu işlerin mutfağında ciddi emekler sarf ediyoruz. Bizleri takip eden insanlar için çalışmaya devam ediyoruz. Bugünlere onlar sayesinden ve nasıl geldiğimizin farkındayız bizleri takip etmeye devam etsinler, ilerleyen günlerde yine sürprizler 1DRadyo'da olacak. Tabi ki Burak'ın bu radyo için yaptığı şeyler tartışılamaz. Benim yaptığım şeylerin Burak'ın yanında  devede kulak kaldığını söylemekte kesinlikle abartılı bir söylem olmaz. Bu yüzden gereksiz kıyaslamalarda bulunan insanların içinde bulundukları bunalımı gerçekten merak ediyorum. Burak'ın da röportajında belirttiği gibi, biz hayallerimize ulaşırken sizleri de ödüllerimiz ile mutlu etmeye devam edeceğiz.Sizleri gerçekten çok seviyoruz... :)  

Röportaj için çok teşekkürler, seni tanımak çok güzel :)  

Ben teşekkür ederim, cevap verirken gerçekten çok eğlendim.Umarım insanlarda okurken benim kadar eğlenirle. Ulaştırmak istediğiniz her ne varsa kivancerdo@gmail.com adresine bekliyorum. Hepsini tek tek okuyacağım, yeniden görüşmek üzere :)  

Teşekkürler, görüşmek üzere :)

Bu denli harika bir röportajı sizlerle paylaşmamıza vesile olan, sorularımızı tüm içtenliği ile yanıtlayan Kıvanç Erdoğan'a bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum! :) Kıvanç Erdoğan'a twitterdan @KivancErdogan kullanıcı adı ile ulaşabileceğinizi unutmayın! :) Ayrıca Lana Del Rey ve Kesha konserlerine biletlerde verilecek olan 1D RADYO yayınlarını sakın kaçırmayın! woisio.com/1dradyo

Umarım ilerleyen dönemlerde 1D RADYO ve Kıvanç Erdoğan'ında aracılıkları ile sevdiğiniz daha fazla genç isimle röportajlarımızı sizlere aktarma şansımız olur! :) Güzel olmaz mı sizcede?

Sevgilerle,

1 yorum:

mer3'le de röpöttaj olsa hiç fena olmaz yani :D

http://stardollmagazineturkey.blogspot.com/
EmoticonEmoticon